Bir aylik stresli bir Turkiye kacamagindan sonra Kahire'ye Mart basinda donduk. Okullar da Mart basindan itibaren ara verdikleri yerden egitim ogretime devam etmeye basladilar. Kizim okula pek cok cocuk gibi servis arabasiyla gidiyor. Fakat bir problem vardi ortada; o da guvenlik. Yagmacilar otobusleri, arabalari durdurup cocuklari fidye icin kaciriyorlarmis diye duyuyoruz. Bu arada hakikaten bir kac ornek duyduk dogrulugunu bildigimiz. O yuzden neredeyse cocugu okula gondermeyi bir sure erteleyelim diye dusunmusken okulun bu yonde bir onlem aldigini ve her bir arabanin icine silahli bir guvenlik gorevlisi koydugu haberini aldik. Cok sukur bu gune kadar her hangi bir olayla karsilasmadik. Misir'da en buyuk sorun guvenlik. Ama gene de her gecen gun alinan tedbirlerle bunun da buyuk olcude ustesinden gelindigini soyleyebilirim. Ne yazik ki bizim ulkemizde olanlar oluyor burada da artik. Ama burada gercekten oyle guvenlik sorunu olmadan yasadik ki yillarca bu konuda rehavete dusmusuz bile diyebilirim. O yuzden simdi olanlar bize de Misir'lilara da korkunc geliyor. Neyse ki son zamanlarda alinan onlemler biraz daha guvende hissetmemizi sagladi. Gecenlerde Misir TV sinden bir dizi yeni kanun yayinlandi guvenlikle ilgili. Gasp, araba hirsizligi 10 yildan basliyor. Tecavuz, oldurme olaylari da sucu sabit goruldugunde 3 gun icinde olum cezasi verilerek uzun mahkemelere basvurmadan cezalandirilacak diye yayin yaptilar. Gerci su ana kadar idam cezasi verilmedi ama askeri mahkemelerce yargilanan bu kisiler 15 yil agir hapis cezasi ile cezalandiriliyorlarmis ve cok sayida yagmaci da yakalanp tutuklanmis. Eski guvenli gunlere donuyoruz insaallah cok yakinda.
Guvenligin bu kadar zayiflamasinin nedeni devrimden sonra ortada polis kalmayisindan. Polis devrim sirasinda halktan tepki gordugunden saklanmisti. Daha sonra da halkin taleplerini almaktaki basarisini gorup kendi taleplerini dile getirmek icin is birakma eylemi yaptilar ve ortalikta guvenlik acigi olustu. Asker de her yere yetisemedi dogal olarak. Cep telefonlarimiza askeri otoritelerden kisisel guvenligimizi saglamak konusunda ozgur oldugumuzu bildiren mesajlar aliyorduk ilk zamanlar. Yeni hukumetin kurulmasi ile birlikte guvenlik sorununa da hizli bir sekilde el atilip polisin gorev basina donmesi saglandi.
Bizim yasadigimiz uydu kentin etrafi askeri tanklarla cevrili kaldi bir muddet yagmacilara karsi. Yaklasik onbes gun kadar once aniden gittiler. Biraz urktuk ama cok sukur asayis berkemal.
Olaylar yetisip insanlar Tahrir Meydani'ni bosalttiktan sonra Tahrir'de ve tum Kahire'de bir temizlik calismasi basladi. Izleyebildigim kadari ile dunyanin hic bir yerinde gosterilerden sonra gosteri yapilan yerin gostericiler tarafindan gonullu olarak temizlendigini gormemistim daha once. Kaldirim kenarlari boyanip, heykeller bile yikandi. Insanlarin nasil gelecege umutla baktiklarinin, gecmisin pisliklerini sembolik olarak temizlediklerinin resmidir diyorum ben buna.
Bir de herkes hak arama isine girdi. Tum fabrikalar, tum isletmeler, is yerleri, okullar hala kayniyor. Herkes mudurlerin, yoneticilerin degismesini istiyor, maaslara zam yapilsin isteniyor. Bu yuzden is birakma ya da yavaslatma eylemleri yapiliyor. Ogrenciler egitim sistemini protesto ediyor. Aslinda hepsi hakli istekler ama hepsi ayni anda olunca hem ekonomik hem de toplumsal kaosa neden oluyor. Misir borsasi daha 15-20 gun once acildi. Borsada buyuk dusus olacagi beklendiginden acilisi geciktirdiler ve insanlara telkinde bulundular panige kapilmamalari icin. Burada da insanlarin sagduyusu ustun geldi ve bazi is yerlerinde insanlarin her birinin 100 LE lik alimlar yaparak borsaya katkida bulundugunu biliyorum. Az bir dususle acildi borsa. Gerci ekonomik olarak zor durumda tabii su anda Misir. En onemli gelir kaynagi olan turizm su anda yan yatmis vaziyette.
Devrimden once 5LE ye aldigim mutfak tupunu devrimden sonra 10LE ye almistim. Iki kati olan fiyatlandirmayi adamin firsattan istifade edip beni kazikladigini dusunerek gecistirdim. Gecende bir fakir mahallesinde tupun 35LE oldugunu ogrendim. Bu sabah da esim tup konusunda beni uyardi. "Ne oluyor boyle" dedim. Cunki Misir dogal gaz zengini bir ulke. Petrol degil ama disariya Dogal gaz ihrac ediyor, nasil kitlik olabilir ki bu konuda. E tabii isciler is yavaslatip is birakinca boyle oluyormus. Boyle is yavaslatmalar/birakmalar aslinda ekonomiyi vuruyor. Ekonomi kotuye gidince de kaos yeniden baslayacak diye dusunuyorum. Insanlar, ozellikle fakirler devrim oldu her sey cabucak duzelsin istiyor.
Yagmacilara burada "baltagi" diyorlar. Bizdeki deyisle "baltaci". Osmanli'dan kalma bir soz sanirim. Baltagilarin yagmalayip talan ettigi Carrefour alisveris merkezi yeniden acildi gecenlerde. Bazi dukkanlar hala kapali ama. Diger tum alisveris merkezlerinde ve magazalarda da devrimden sonra alisveris buyuk indirimlerle basladi. "Citistar" adli dev alisveris merkezine gittik bir kac hafta once ne var ne yok gorelim diye. Her sey indirimli fiyattan satiliyordu ama o cok pahali dukkanlardaki mallar hala pahali. Diyelim ki ortalama bir dukkandan 200-400LE arasinda iyi bir ayakkabi alirken o magazalarda 1500LE ve ustu seklinde fiyatlar. O dukkanlara girdik meraktan. Baktik ki bazi Misirli Hanimlar abiye kiyafetler ayakkabilar alip duruyorlar. Biz de hala, guvenlik, ekonomi, yarin ne olacak kaygilari tasiyoruz. Eh hem sasirdik hem de « tuzu kuru bunlarin » diye dedikodu yaptik:))
Tahrir'de gosteriler sona erip meydan bosalmaya basladiktan sonra artik hayatin normale donmesini beklerken, ekonomik sorunlari dusunurken, birden Kahire'nin guneyindeki Helwan'da bir hristiyan-musluman catismasi cikti. Bir kilise yakildi, olenler oldu. Tahrirde'ki olaylardan daha fazla korkuttu bu beni. Zira dini bir catisma olmasi hic istenmeyen bir sey. Insanlarin en hassas oldugu konu dindir ve din ugruna cok acimasiz da olunabiliyor. "Ne oluyor" dedim. Bu insanlar Tahrir'de omuz omuza idi, hristiyanlar muslumanlari guvenlik cemberine almislardi Cuma namazini kilabilsinler diye. Pazar gunu de muslumanlar ayni guvenligi hristiyanlar icin saglamislardi. El ele verip "biz hepimiz Misir'liyiz" demislerdi. Simdi ne oluyor boyle diye cok korkuya kapildim. Sonunda ogrendim ki olay bir ask hikayesi yuzunden cikmis. Hristiyan bir gencle musluman bir kiz birbiribe asik olmus bu yuzden de kiyamet kopmus. Boyle bir sey asla kabul edilebilen bir durum degil burada. Bu yuzden bu sefer de hristiyanlar gosteri ve yuruyusler yaptilar. Muslumanlardan da destek veren oldu ve hukumetin verdigi sozlerle olaylar yatistirildi. Kilise de bu sabah itibari ile uc hafta gibi bir surede yeniden yapildiktan sonra acildi.
Kahire’ye dondugumden beri aksamlari disariya cikmiyordum. Dun ilk defa Elciligimizin devrimden sonra Kahire’de duzenlenen ilk kulturel etkinlige imzasini attigi « Kahire Turk Filmleri Haftasi »nin acilisina gittim arkadaslarla. Giderken devrim sirasinda yakildiklarini televizyondan izledigim binalarin onunden gectik. Uc tane karakol binasi yakilmis, tas bir iskelete donmusler. Iclerinden biri yapilan iskencelerle unlenmis. Arsiv binasi ve icisleri bakanligina bagli bazi binalar yakilmis.Bakanliga bagli otoparkta yanmis bir kac tane otomobil vardi. Kaldirmamislar arabalari hala. Muze gibi duruyorlar oyle. Konusma esnasinda, gosteriler sirasinda yakilan arabalarin sadece yakilmak istenen arabalar oldugunu, yani rastgele sivillere ait olan arabalarin yakilmadigini ogrendim.
Bir sonraki yazimda bazi resimler esliginde konuya devam edecegim.