Cumartesi, Nisan 05, 2014

THE END

Uzun zamandir hakkinda yazmadigim Kahire'ye yaklasik 8 ay once veda ettim. Hayatimda sarsici degisikliklere imza atarak Kahire'den ayrildim.

Elim bir turlu klavyeye gitmedi bu sayfalari doldurmak icin. Beni takip eden yazilarimi okuyan ve devamini bekleyen takipcilerimi habersiz birakmak beni kalben rahatsiz ettigi icin bu son yazimi yaziyor ve yeni bir sayfada yeni yazilar yazmak icin bu defteri kapatiyorum. Hepinize ilginiz icin cok tesekkur ederim.

Gecirdigim oniki koca yil boyunca, yasadiklarim, arkadasliklarim, umitlerim, hayal kirikliklarim, tecrubelerim ve tum hayatima kattiklariyla Kahire'nin gonlumdeki yeri her zaman canli kalacak. Seni her seyinle seviyorum Kahire!


SON

Perşembe, Şubat 02, 2012

PROVAKASYON

Dun Port Said'de oynanan futbol macindan sonra cikan olaylarda 73 kisi olmus. Cok sayida da yarali var. 25 Ocak olaylarindan beri dikkat ettigim ve onceki yazilarimda da belirttigim gibi bunun da bir provakasyon olduguna siddetle inaniyorum. Misir'da yeteri kadar!!! kargasalik cikmadi. Libya ve Suriye'de oldugu gibi ic savas esigine gelmedi. Ama getirmeye calisiliyor. Tahrir'de toplanan insanlarin uzerine ates acilmasiyla basladi, din hassasiyeti kasinarak devam etti, simdi de futbol maci bahanesi. Allah hayir etsin, Allah oynanan oyunlari bozsun.

Salı, Ocak 24, 2012

OCAK 2011 TAHRIR MEYDANI


Gecen yil Tahrir Meydani'ndan kesitler.

MECLIS ACILDI

Dun Misir Meclisi acildi. Gecen yil Husnu Mubarek'in devrilmesi ile birlikte lagvedilen meclis, gerceklestirilen secimlerle yeni uyelerine kapilarini acti. Yeni uyeler ve yeni partiler yer aldi bu sefer mecliste. Daha once buyuk cogunlukla Mubarek'in Al Watany partisi vardi sadece. Onun yerine yillarca secimlere girmesi engellenen, uyelerinin yakalanip hapse atildigi Musluman Kardesler'e ait Hurriyet ve Adalet Partisi %47 oy ile cogunlugu sagladi. Bu partinin kendisine Bizim AKP yi ornek aldigi soyleniyor (Oy oranlari da neredeyse ayni). Ikinci parti Selefiler'in Nur adli partisi. Bunlar seriatci bir parti ve bir cok insanin korkulu ruyasi. Oy orani %24. Ucuncu sirada liberal partilerden Waft Partisi var. Daha sonra da koalisyon yapmis ve secime ortak girmis olan partiler var.

Daha once sahit olmus oldugum secimlerde kazanan hep Mubrek'in partisi olurdu cunku neredeyse secime bir tek Al Watany partisi katilirdi. Baska partilerin katilmasina izin verilmezdi.

Devrim namina Misir'da henuz ortada pek bir sey olmasa da Mubarek'in yargilaniyor olmasi ve secim sureci kayda deger gelismeler bence.

Bu secim doneminde ilk defa partilerin TV lerde kendilerini ifade ettiklerini gordum. Sokaklarda pankartlarla, afislerle ilanlar verdiler. Bu bile bence bir devrim!! Sonra daha once secime girmesi yasak olan partiler de secime girdiler. Hem de ezici bir cogunluk elde edip secimin galibi oldular. Demek ki halkin gonlunde yatan arslan farkliymis ama senelerce gonullerde kalmis sadece. Bu sene secimlerde katilim orani oncekilere gore cok yuksekti. Insanlarin cogu hayatlarinda ilk defa oy kullandilar. Daha once nasil oy kullanacaklarini bile bilmeyenler varmis. Ev islerinde bana yardima gelen Leyla oy kullanmak istediklerini ama nasil verilecegini bilmediklerini soyleyerek esimden bilgi istedi. Aldigi bilgileri evde ailesi ve sokaktaki butun komsulari ile paylasmis. Ertesi gun bana ilk defa oy kullandiklari icin ailece ve mahallece cok mutlu olduklarini soyledi. Yani Mubarek rejimi insanlara nasil oy kullanacaklarini bile ogretmemis, bir cok seyi de ogretmedigi gibi. Ama ne demisler "gun olur devran doner"...

Sabah meclisteki yemin torenini izledim TV de. Oldukca cesnili bir goruntu vardi. Sakalli, sakalsiz, kravatli, kravatsiz, galabeyali, takim elbiseli, basi tarbuslu, musluman, hristiyan, basi acik ya da kapali bayan vekiller. Hosuma gitti dogrusu. Toplumun her kesiminin temsil edilebilmesi guzel.
.
Bakalim bu meclisin Misir'a getirdikleri neler olacak? Umarim iyi ve guzel seyler olur.

Bugun Meclis acilirken ortaligin karisacagi haberleri yayildi her yere. Ama cok sukur bir sey olmadi. Sirada 25 Ocak'in yildonumu var. Gene buyuk olaylarin olacagi beklentisi yayiliyor etrafta. Ama bence olmayacak! Insaallah.....





DEVRIM SONRASI SOKAKLAR

Yazacagim yaziyorum derken aradan ne kadar uzun sure gecti. Sozumde duramadigim icin affiniza siginirim. Yazmak istedigim bir suru seyi de unuttum simdi. Neyse ki elimde daha onceden cekmis oldugum fotograflar vardi. Bir onceki yazimda da bahsetmistim. Onlarla baslayayim ben de.



Devrimden sonra gencler ellerine boya ve fircalari alarak sokaklari boyamaya basladilar. Misir bayraginin renkleri ile kaldirim taslari boyandi...



25 Ocak tarihli resmi olmayan hatira plakalar arabalarda ikinci plaka olarak yerlerini aldilar. Bir kac ornek veriyorum... Bende de var bir tane. Hatira olsun diye aldim:)) Plakada hem Arapca hem de Ingilizce olarak "25 Ocak" yaziyor.







Agaclar da bayrak renkleri ile boyandi...



Begendigim graffitilerden bazilari;

"Ozgurluk Savascilari"


Ulusal birligi anlatan bir graffiti


Musluman-Hristiyan beraberligini gosteren bir graffiti.



Anayasa referandumu icin oy vermeye davet eden bir graffiti.

Cumartesi, Nisan 16, 2011

DEVRIMDEN SONRA KAHIRE'DEN KESITLER

Bir aylik stresli bir Turkiye kacamagindan sonra Kahire'ye Mart basinda donduk. Okullar da Mart basindan itibaren ara verdikleri yerden egitim ogretime devam etmeye basladilar. Kizim okula pek cok cocuk gibi servis arabasiyla gidiyor. Fakat bir problem vardi ortada; o da guvenlik. Yagmacilar otobusleri, arabalari durdurup cocuklari fidye icin kaciriyorlarmis diye duyuyoruz. Bu arada hakikaten bir kac ornek duyduk dogrulugunu bildigimiz. O yuzden neredeyse cocugu okula gondermeyi bir sure erteleyelim diye dusunmusken okulun bu yonde bir onlem aldigini ve her bir arabanin icine silahli bir guvenlik gorevlisi koydugu haberini aldik. Cok sukur bu gune kadar her hangi bir olayla karsilasmadik. Misir'da en buyuk sorun guvenlik. Ama gene de her gecen gun alinan tedbirlerle bunun da buyuk olcude ustesinden gelindigini soyleyebilirim. Ne yazik ki bizim ulkemizde olanlar oluyor burada da artik. Ama burada gercekten oyle guvenlik sorunu olmadan yasadik ki yillarca bu konuda rehavete dusmusuz bile diyebilirim. O yuzden simdi olanlar bize de Misir'lilara da korkunc geliyor. Neyse ki son zamanlarda alinan onlemler biraz daha guvende hissetmemizi sagladi. Gecenlerde Misir TV sinden bir dizi yeni kanun yayinlandi guvenlikle ilgili. Gasp, araba hirsizligi 10 yildan basliyor. Tecavuz, oldurme olaylari da sucu sabit goruldugunde 3 gun icinde olum cezasi verilerek uzun mahkemelere basvurmadan cezalandirilacak diye yayin yaptilar. Gerci su ana kadar idam cezasi verilmedi ama askeri mahkemelerce yargilanan bu kisiler 15 yil agir hapis cezasi ile cezalandiriliyorlarmis ve cok sayida yagmaci da yakalanp tutuklanmis. Eski guvenli gunlere donuyoruz insaallah cok yakinda.
Guvenligin bu kadar zayiflamasinin nedeni devrimden sonra ortada polis kalmayisindan. Polis devrim sirasinda halktan tepki gordugunden saklanmisti. Daha sonra da halkin taleplerini almaktaki basarisini gorup kendi taleplerini dile getirmek icin is birakma eylemi yaptilar ve ortalikta guvenlik acigi olustu. Asker de her yere yetisemedi dogal olarak. Cep telefonlarimiza askeri otoritelerden kisisel guvenligimizi saglamak konusunda ozgur oldugumuzu bildiren mesajlar aliyorduk ilk zamanlar. Yeni hukumetin kurulmasi ile birlikte guvenlik sorununa da hizli bir sekilde el atilip polisin gorev basina donmesi saglandi.

Bizim yasadigimiz uydu kentin etrafi askeri tanklarla cevrili kaldi bir muddet yagmacilara karsi. Yaklasik onbes gun kadar once aniden gittiler. Biraz urktuk ama cok sukur asayis berkemal.

Olaylar yetisip insanlar Tahrir Meydani'ni bosalttiktan sonra Tahrir'de ve tum Kahire'de bir temizlik calismasi basladi. Izleyebildigim kadari ile dunyanin hic bir yerinde gosterilerden sonra gosteri yapilan yerin gostericiler tarafindan gonullu olarak temizlendigini gormemistim daha once. Kaldirim kenarlari boyanip, heykeller bile yikandi. Insanlarin nasil gelecege umutla baktiklarinin, gecmisin pisliklerini sembolik olarak temizlediklerinin resmidir diyorum ben buna.

Bir de herkes hak arama isine girdi. Tum fabrikalar, tum isletmeler, is yerleri, okullar hala kayniyor. Herkes mudurlerin, yoneticilerin degismesini istiyor, maaslara zam yapilsin isteniyor. Bu yuzden is birakma ya da yavaslatma eylemleri yapiliyor. Ogrenciler egitim sistemini protesto ediyor. Aslinda hepsi hakli istekler ama hepsi ayni anda olunca hem ekonomik hem de toplumsal kaosa neden oluyor. Misir borsasi daha 15-20 gun once acildi. Borsada buyuk dusus olacagi beklendiginden acilisi geciktirdiler ve insanlara telkinde bulundular panige kapilmamalari icin. Burada da insanlarin sagduyusu ustun geldi ve bazi is yerlerinde insanlarin her birinin 100 LE lik alimlar yaparak borsaya katkida bulundugunu biliyorum. Az bir dususle acildi borsa. Gerci ekonomik olarak zor durumda tabii su anda Misir. En onemli gelir kaynagi olan turizm su anda yan yatmis vaziyette.

Devrimden once 5LE ye aldigim mutfak tupunu devrimden sonra 10LE ye almistim. Iki kati olan fiyatlandirmayi adamin firsattan istifade edip beni kazikladigini dusunerek gecistirdim. Gecende bir fakir mahallesinde tupun 35LE oldugunu ogrendim. Bu sabah da esim tup konusunda beni uyardi. "Ne oluyor boyle" dedim. Cunki Misir dogal gaz zengini bir ulke. Petrol degil ama disariya Dogal gaz ihrac ediyor, nasil kitlik olabilir ki bu konuda. E tabii isciler is yavaslatip is birakinca boyle oluyormus. Boyle is yavaslatmalar/birakmalar aslinda ekonomiyi vuruyor. Ekonomi kotuye gidince de kaos yeniden baslayacak diye dusunuyorum. Insanlar, ozellikle fakirler devrim oldu her sey cabucak duzelsin istiyor.

Yagmacilara burada "baltagi" diyorlar. Bizdeki deyisle "baltaci". Osmanli'dan kalma bir soz sanirim. Baltagilarin yagmalayip talan ettigi Carrefour alisveris merkezi yeniden acildi gecenlerde. Bazi dukkanlar hala kapali ama. Diger tum alisveris merkezlerinde ve magazalarda da devrimden sonra alisveris buyuk indirimlerle basladi. "Citistar" adli dev alisveris merkezine gittik bir kac hafta once ne var ne yok gorelim diye. Her sey indirimli fiyattan satiliyordu ama o cok pahali dukkanlardaki mallar hala pahali. Diyelim ki ortalama bir dukkandan 200-400LE arasinda iyi bir ayakkabi alirken o magazalarda 1500LE ve ustu seklinde fiyatlar. O dukkanlara girdik meraktan. Baktik ki bazi Misirli Hanimlar abiye kiyafetler ayakkabilar alip duruyorlar. Biz de hala, guvenlik, ekonomi, yarin ne olacak kaygilari tasiyoruz. Eh hem sasirdik hem de « tuzu kuru bunlarin » diye dedikodu yaptik:))

Tahrir'de gosteriler sona erip meydan bosalmaya basladiktan sonra artik hayatin normale donmesini beklerken, ekonomik sorunlari dusunurken, birden Kahire'nin guneyindeki Helwan'da bir hristiyan-musluman catismasi cikti. Bir kilise yakildi, olenler oldu. Tahrirde'ki olaylardan daha fazla korkuttu bu beni. Zira dini bir catisma olmasi hic istenmeyen bir sey. Insanlarin en hassas oldugu konu dindir ve din ugruna cok acimasiz da olunabiliyor. "Ne oluyor" dedim. Bu insanlar Tahrir'de omuz omuza idi, hristiyanlar muslumanlari guvenlik cemberine almislardi Cuma namazini kilabilsinler diye. Pazar gunu de muslumanlar ayni guvenligi hristiyanlar icin saglamislardi. El ele verip "biz hepimiz Misir'liyiz" demislerdi. Simdi ne oluyor boyle diye cok korkuya kapildim. Sonunda ogrendim ki olay bir ask hikayesi yuzunden cikmis. Hristiyan bir gencle musluman bir kiz birbiribe asik olmus bu yuzden de kiyamet kopmus. Boyle bir sey asla kabul edilebilen bir durum degil burada. Bu yuzden bu sefer de hristiyanlar gosteri ve yuruyusler yaptilar. Muslumanlardan da destek veren oldu ve hukumetin verdigi sozlerle olaylar yatistirildi. Kilise de bu sabah itibari ile uc hafta gibi bir surede yeniden yapildiktan sonra acildi.

Kahire’ye dondugumden beri aksamlari disariya cikmiyordum. Dun ilk defa Elciligimizin devrimden sonra Kahire’de duzenlenen ilk kulturel etkinlige imzasini attigi « Kahire Turk Filmleri Haftasi »nin acilisina gittim arkadaslarla. Giderken devrim sirasinda yakildiklarini televizyondan izledigim binalarin onunden gectik. Uc tane karakol binasi yakilmis, tas bir iskelete donmusler. Iclerinden biri yapilan iskencelerle unlenmis. Arsiv binasi ve icisleri bakanligina bagli bazi binalar yakilmis.Bakanliga bagli otoparkta yanmis bir kac tane otomobil vardi. Kaldirmamislar arabalari hala. Muze gibi duruyorlar oyle. Konusma esnasinda, gosteriler sirasinda yakilan arabalarin sadece yakilmak istenen arabalar oldugunu, yani rastgele sivillere ait olan arabalarin yakilmadigini ogrendim.

Bir sonraki yazimda bazi resimler esliginde konuya devam edecegim.

Salı, Mart 22, 2011

DEVRIM SURECINDE MISIR'DA YASADIKLARIM

Misir'da baslayan olaylar sonrasinda hapishanelerdeki mahkumlarin kacmalari/saliverilmeleri ile birlikte sehirde yagmalama olaylari basladi. Bizim oturdugumuz bolgede de camilerden "yagmacilar bu tarafa geliyor, kendinizi koruyun" seklinde anonslar yapilinca esim hemen hazirlik yapmami ve evi terketmemiz gerektigini soyledi. Arabaya biraz yiyecek, icecek ve battaniye koyup nereye gidebilecegimizi tartismaya basladik. Derken esi asker olan Misir'li arkadasimi aradik. Onlar da bizim oturdugumuz sitede oturuyorlar. Kendilerine gitmemizi soyledi. Biz de kalkip gittik. Bizim oldugumuz yer bir uydu kent. Etrafi surlarla cevrili ve bir kac kapisi var giris cikis icin. Sehre de uzak bir bolge. Neyse ben arkadasla mutfakta hem yemek hazirlayip hem TV den olaylari izlerken cocuklar oynamaya daldilar. Esim de uniformasini giyip silahini kusanan arkadasimin esi ile birlikte kapiya nobet tutmaya gitti. Evin 15 yasindaki delikanlisi da gitmek istedi ama bir bacagi kasiktan itibaren alcida oldugundan tabii ki izin verilmedi. O da ziplaya ziplaya gelip mutfaktan koca bir bicak alip, beline de bir cekic takip bahcede kapinin onunde oturarak nobet tuttu:))Misir'in her yerinde oldugu gibi bizim bolgede de genc yasli tum erkekler, hatta genc kizlar gece gunduz yagmacilara karsi nobet tuttular. Halkin elinde silah olmadigi icin sopalar, bicaklar ve bilumum aletler silah yerine ellerdeydi. Esime teklif edilen daha sakin bir muhitteki bir apartmanin 7. katina yerlesme teklifini geri cevirdim. Ben evden ayrilmak, meydani bos birakmak istemiyorum diye dusundum. Biz o gece evimize gecip orada uyuduk. Yani ben ve kizim uyuduk. Kizima "korkma, bak herkes nobette, burasi hic bu kadar cok korunmamisti" dedim:)) Esim tabii nobetteydi tum diger erkekler gibi. Bu arada Turkiye"den ailem arayip merak icinde olduklarini, durumumuzu sorup Turkiye'ye gitmemiz gerektigini soyluyorlar. Ben de "simdilik korkacak bir sey yok, her yerde olan seyler bunlar" diyorum, "hem tehlike olsa esim de "gidin" der" diyorum. Derken durum daha da siddetlenince Turkiye tahliye ucaklari gondermeye basladi. Elcilikten de sagolsunlar haberdar ettiler, "havaalanina gidebilirsiniz" diye. Ben red cevabi vedim ve "gitmeyi dusunmuyorum" dedim. Benim gibi esi Misir'li olan butun arkadaslar geride kaldi. Boyle boyle bes ucak kaldirdi Turkiye. Derken havaalaninin kapatildigi duyuldu. Marketlerde raflar bosalmaya basladi. Turlu cesit laf dolasmaya basladi ortalikta. Kimi dogru kimi yanlis. Carfour ve bircok magaza talan edildi. Evlere girilmeye baslandi yagmacilar tarafindan. Muhendiseen bolgesinde,yamacilar kapiyi calip evin icindekileri disari cikarip icerden istedklerini aldiktan sonra gidiyorlarmis diye korkutan hikayeler duymaya basladik. Tecavuz olaylari duyulmaya baslandi. En korkuncu da bu zaten. Ama yanlis anlasilmasin bu yagmalamalarin Tahrir'de toplanan gosericilerle alakasi yok. Bunlar capulcu ve firsatci takimi. Hatta Mubarek'in adamlari tarafindan yaptirildigi soyleniyor. Hapishaneden kacanlarin sartli kacirildiklari yani Mubarek icin carpismalari karsiliginda kacirildiklari soyleniyor. Bir de polisler dovulup karakollar basildiktan sonra ortada polis kalmadi. Askerin de guvenligi saglamasi biraz vakit aldi. Guvenlik boslugu olmasindan dolayi meydan yagmacilara kaldi.

Derken Tahrir meydaninda bir milyon kisinin toplanacagi haberi geldi ve esim telaslanmaya basladi guvenligimiz acisindan. "Turkiye'ye gitmeyi dusunsen iyi edersin" dedi. "Hem ben de disarida oldugum vakit aklim sizde kalacak" dedi. O anda sanki yuregime bir ok saplandi. Tarifi imkansiz bir duygu. Gitmek istemiyorsun ama cocuk var, market raflari bosalmis ya cocuga verecek ekmek bulamazsam, ya basina bir sey gelirse diye dusunuyorsun. Bu arada havaalani kapatildi zaten istesen de nasil gideceksin? Burada kalan diger arkadaslrla da telefonda irtibat halindeyiz devamli. Derken aksam uzeri gazeteci bir arkadas (TRT/Metin Turan) arayip gece oniki'de bir ucak oldugunu, bunun belki de son sans oldugunu soyleyip gitmeyi dusunmemi soyledi. Gece saat dokuzda sokaga cikma yasagi var, her taraf asker dolu artik. Metin, akerin zorluk cikarmadigini soyledi "kimlik kontrolu yapip havaalanina gidene yol veriyorlar" dedi. Esim nobetten gelmis, uyuyor. Uyandirip durumu soyledim, ondan sonra bavul hazirlamaya basladim. Bavula ne koyacagimi bilmem, ne kadar sure icin gidiyorum bilmem, bu gidisin donusu olacak mi bilmem, gitmek mi istiyorum yoksa kalmak mi istiyorum bilmem, esim gelemiyor is durumunun ne olacagini bilemediginden, onu geride birakmak cok kotu. Cok zor bir durum cok...Neyse yanimizda bes para olmadan, elimizdekini de (bankalar, ATM ler calismadigindan) parasiz kalmasin diye esime birakarak, aglaya aglaya havaalaninin yolnu tuttum kizimla birlikte. Bir kac yerde asker durdurdu, pasaportlara bakti, bagaja bakti ve hic zorluk cikarmadan yol verdi bize. Havaalanina vardigimizda yaklasik 150 kisi kadar vardi bekleyen. Daha once buyuk cogunluk gitmis oldugundan, Turkiye yolcularindan baska da yolcu olmadigindan izdihama maruz kalmadan, kizilayin godermis oldugu ton balikli sandovicler, meyve suyu, biskuvi, su paketlerinden faydalanarak, ayrca Kahire'deki Selahaddin Turk Okulu'nun yemekhanesinde yaptirip gonderdigi sicak pogacalari yiyerek biraz sakinlestim. Aglamaktan kizarmis ve sismis gozlerim biraz gulmeye basladi. Tabii tahliye ucaklari icin bizden bir ucret talep edilmediginden elimizde bilet falan yok. Ucus kartlarimizi almak icin polis guvenliginden gececegimiz sirada polis biletlerimizi sordu. "Yok" deyince bizi birakmak istemedi ve o da durumu anlamak icn kendi arkadaslarina sormaya basladi "biletsiz gecmek istiyorlar, ne is?" diye. Neyse sonunda durumu anladi ve gecmemize izin verdi:)) Allah devletimizi her daim guclu kilsin! Buradan gerek hukumetimize, gerek tahliyeler boyunca yolculari yanliz birakmayan buyukelcimiz Huseyin Avni Botsali ve elcilik personeline, ve Selahaddin Turk okuluna tesekkurlerimi ilemek istiyorum.

Derken ucaga binmek uzere otobuslere bindik. Her yerde in cin top oynuyor, Misir'in butun ucaklari balik gibi yan yana siralanmislar alanda yatiyorlar. Icim bir tuhaf oldu ucaklari oyle gorunce. Bir ulkede hayatin toptan durdugunun resmiydi bu. Ucaga bindik, kemerleri bagladik, ver elini TURKIYE.....

Tarih 01 Subat 2011, sabah saat 02:00

Perşembe, Ocak 27, 2011

MISIR'DA NE OLUYOR?

Yaklasik bir yildir yazamadim Kahire hakkinda. Biraz canim istemedi biraz da vakitsizlikten yazamadim. Cunki oturup sadece yazmaya odaklanmak istiyordum ve bu imkani pek bulamadim. Ama su son gunlerde meydana gelen olaylar yuzunden hemen yazmaya baslamam gerektigini hissettim.

Malumunuz uzere Misir'da da halk tarafindan Husnu Mubarek'e karsi protesto gosterileri yapiliyor. Televizyonlarda gosterilenlere bakinca Misir'in her tarafinda Kahire'nin her sokaginda bu gosterilerin yapildigi hissine kapiliyor insan. Ama oyle degil. Kahire'deki gosteriler Parlamentonun bulundugu bolgeye cok yakin olan Tahrir Meydani ve cevresinde yapiliyor. Ama bu gece ve yarin ne olur bilemem. Yirmi milyonluk bir sehirde bu olaylarin butun Kahire geneline yayildigini dusunmek cok urkutucu.

Biraz once Facebook'a girmek istedim, sonuc basarisizdi. Demek ki erisim engellendi. Twitter daha ilk gunden engellenmisti. Cunki ilk miting organizasyonu bu iki sayfa araciligi ile yapilmisti. Yakinda cep telefonlari da engellenirse sasirmayin. Hatta bloglar bile engellenebilir.

Yarin Cuma namazindan sonra cok buyuk gosteriler yapilacagina dair duyumlar almis esim. Is yerinden telefon etti, "yarin ne olursa olsun bulundugumuz bolgenin disina cikma plani yapma" dedi. Ben de bazi planlari iptal ettim.

Duyduguma gore bazi Amerikan firmalari calisanlarini Misir disina cikariyor. O firmalardan birinde calisan bizim Turk arkadaslar da yarin Turkiye'ye gidiyorlarmis mesela. Cok enteresan bir sey geldi aklima bunu yazinca. Gecen yil bir dedikodu cikmisti. Amerika Misir'da bulunan vatandaslarina iki yil icinde ulkeyi terketme konusunda hazirlikli olmalarini bildirmis diye! Kahire'de cok sayida Amerika'li yasiyor. Bir suru Amerikan sirketi, hatta okullari var. Merak ediyorduk biz de neden diye? Bu gunleri mi gordu onceden acaba Amerika?

Pazartesi, Şubat 01, 2010

MABROUK YA MASR!!!!

Misir 7. kez Afrika Uluslar kupasini dun aksam kazandi. Tabii mactan sonra herkes kendini sokaklara atip kutlamalara katildi. Sarkilar soylendi, danlar edildi. Bu kupa maclari sirasinda Misir ve Cezayir arasinda meydana gelen olaylar yuzunden Misir'in Cezayir'i yendigi mac ayrica cok heyecan vericiydi. Megerse Cezayirliler, Misirlilar ve diger Araplar arasinda pek sevilmezmis. Tarihi sebepleri varmis. Cezayirliler kendilerini Araplardan ayri tutar ve Araplara pek hos bakmazmis, bu yuzden de Araplar da Cezayir'e pek hos gozle bakmazlarmis. O yuzden maclar sirasinda tum Arap alemi Misir'in yaninda yer aldi. Misir'in Cezayir'e yenildigi ilk macta olaylar cikmisti. Gecen hafta oynanan ikinci macta Misir Cezayir'i yenince sanki kupayi almis gibi sevinmisti herkes. Spora siyaset karismasa iyi olur da ne yazik ki dunyanin her yerinde oluyor.

Asagidaki video Misir'in kupa sevincini gosteriyor.