Salı, Mart 22, 2011

DEVRIM SURECINDE MISIR'DA YASADIKLARIM

Misir'da baslayan olaylar sonrasinda hapishanelerdeki mahkumlarin kacmalari/saliverilmeleri ile birlikte sehirde yagmalama olaylari basladi. Bizim oturdugumuz bolgede de camilerden "yagmacilar bu tarafa geliyor, kendinizi koruyun" seklinde anonslar yapilinca esim hemen hazirlik yapmami ve evi terketmemiz gerektigini soyledi. Arabaya biraz yiyecek, icecek ve battaniye koyup nereye gidebilecegimizi tartismaya basladik. Derken esi asker olan Misir'li arkadasimi aradik. Onlar da bizim oturdugumuz sitede oturuyorlar. Kendilerine gitmemizi soyledi. Biz de kalkip gittik. Bizim oldugumuz yer bir uydu kent. Etrafi surlarla cevrili ve bir kac kapisi var giris cikis icin. Sehre de uzak bir bolge. Neyse ben arkadasla mutfakta hem yemek hazirlayip hem TV den olaylari izlerken cocuklar oynamaya daldilar. Esim de uniformasini giyip silahini kusanan arkadasimin esi ile birlikte kapiya nobet tutmaya gitti. Evin 15 yasindaki delikanlisi da gitmek istedi ama bir bacagi kasiktan itibaren alcida oldugundan tabii ki izin verilmedi. O da ziplaya ziplaya gelip mutfaktan koca bir bicak alip, beline de bir cekic takip bahcede kapinin onunde oturarak nobet tuttu:))Misir'in her yerinde oldugu gibi bizim bolgede de genc yasli tum erkekler, hatta genc kizlar gece gunduz yagmacilara karsi nobet tuttular. Halkin elinde silah olmadigi icin sopalar, bicaklar ve bilumum aletler silah yerine ellerdeydi. Esime teklif edilen daha sakin bir muhitteki bir apartmanin 7. katina yerlesme teklifini geri cevirdim. Ben evden ayrilmak, meydani bos birakmak istemiyorum diye dusundum. Biz o gece evimize gecip orada uyuduk. Yani ben ve kizim uyuduk. Kizima "korkma, bak herkes nobette, burasi hic bu kadar cok korunmamisti" dedim:)) Esim tabii nobetteydi tum diger erkekler gibi. Bu arada Turkiye"den ailem arayip merak icinde olduklarini, durumumuzu sorup Turkiye'ye gitmemiz gerektigini soyluyorlar. Ben de "simdilik korkacak bir sey yok, her yerde olan seyler bunlar" diyorum, "hem tehlike olsa esim de "gidin" der" diyorum. Derken durum daha da siddetlenince Turkiye tahliye ucaklari gondermeye basladi. Elcilikten de sagolsunlar haberdar ettiler, "havaalanina gidebilirsiniz" diye. Ben red cevabi vedim ve "gitmeyi dusunmuyorum" dedim. Benim gibi esi Misir'li olan butun arkadaslar geride kaldi. Boyle boyle bes ucak kaldirdi Turkiye. Derken havaalaninin kapatildigi duyuldu. Marketlerde raflar bosalmaya basladi. Turlu cesit laf dolasmaya basladi ortalikta. Kimi dogru kimi yanlis. Carfour ve bircok magaza talan edildi. Evlere girilmeye baslandi yagmacilar tarafindan. Muhendiseen bolgesinde,yamacilar kapiyi calip evin icindekileri disari cikarip icerden istedklerini aldiktan sonra gidiyorlarmis diye korkutan hikayeler duymaya basladik. Tecavuz olaylari duyulmaya baslandi. En korkuncu da bu zaten. Ama yanlis anlasilmasin bu yagmalamalarin Tahrir'de toplanan gosericilerle alakasi yok. Bunlar capulcu ve firsatci takimi. Hatta Mubarek'in adamlari tarafindan yaptirildigi soyleniyor. Hapishaneden kacanlarin sartli kacirildiklari yani Mubarek icin carpismalari karsiliginda kacirildiklari soyleniyor. Bir de polisler dovulup karakollar basildiktan sonra ortada polis kalmadi. Askerin de guvenligi saglamasi biraz vakit aldi. Guvenlik boslugu olmasindan dolayi meydan yagmacilara kaldi.

Derken Tahrir meydaninda bir milyon kisinin toplanacagi haberi geldi ve esim telaslanmaya basladi guvenligimiz acisindan. "Turkiye'ye gitmeyi dusunsen iyi edersin" dedi. "Hem ben de disarida oldugum vakit aklim sizde kalacak" dedi. O anda sanki yuregime bir ok saplandi. Tarifi imkansiz bir duygu. Gitmek istemiyorsun ama cocuk var, market raflari bosalmis ya cocuga verecek ekmek bulamazsam, ya basina bir sey gelirse diye dusunuyorsun. Bu arada havaalani kapatildi zaten istesen de nasil gideceksin? Burada kalan diger arkadaslrla da telefonda irtibat halindeyiz devamli. Derken aksam uzeri gazeteci bir arkadas (TRT/Metin Turan) arayip gece oniki'de bir ucak oldugunu, bunun belki de son sans oldugunu soyleyip gitmeyi dusunmemi soyledi. Gece saat dokuzda sokaga cikma yasagi var, her taraf asker dolu artik. Metin, akerin zorluk cikarmadigini soyledi "kimlik kontrolu yapip havaalanina gidene yol veriyorlar" dedi. Esim nobetten gelmis, uyuyor. Uyandirip durumu soyledim, ondan sonra bavul hazirlamaya basladim. Bavula ne koyacagimi bilmem, ne kadar sure icin gidiyorum bilmem, bu gidisin donusu olacak mi bilmem, gitmek mi istiyorum yoksa kalmak mi istiyorum bilmem, esim gelemiyor is durumunun ne olacagini bilemediginden, onu geride birakmak cok kotu. Cok zor bir durum cok...Neyse yanimizda bes para olmadan, elimizdekini de (bankalar, ATM ler calismadigindan) parasiz kalmasin diye esime birakarak, aglaya aglaya havaalaninin yolnu tuttum kizimla birlikte. Bir kac yerde asker durdurdu, pasaportlara bakti, bagaja bakti ve hic zorluk cikarmadan yol verdi bize. Havaalanina vardigimizda yaklasik 150 kisi kadar vardi bekleyen. Daha once buyuk cogunluk gitmis oldugundan, Turkiye yolcularindan baska da yolcu olmadigindan izdihama maruz kalmadan, kizilayin godermis oldugu ton balikli sandovicler, meyve suyu, biskuvi, su paketlerinden faydalanarak, ayrca Kahire'deki Selahaddin Turk Okulu'nun yemekhanesinde yaptirip gonderdigi sicak pogacalari yiyerek biraz sakinlestim. Aglamaktan kizarmis ve sismis gozlerim biraz gulmeye basladi. Tabii tahliye ucaklari icin bizden bir ucret talep edilmediginden elimizde bilet falan yok. Ucus kartlarimizi almak icin polis guvenliginden gececegimiz sirada polis biletlerimizi sordu. "Yok" deyince bizi birakmak istemedi ve o da durumu anlamak icn kendi arkadaslarina sormaya basladi "biletsiz gecmek istiyorlar, ne is?" diye. Neyse sonunda durumu anladi ve gecmemize izin verdi:)) Allah devletimizi her daim guclu kilsin! Buradan gerek hukumetimize, gerek tahliyeler boyunca yolculari yanliz birakmayan buyukelcimiz Huseyin Avni Botsali ve elcilik personeline, ve Selahaddin Turk okuluna tesekkurlerimi ilemek istiyorum.

Derken ucaga binmek uzere otobuslere bindik. Her yerde in cin top oynuyor, Misir'in butun ucaklari balik gibi yan yana siralanmislar alanda yatiyorlar. Icim bir tuhaf oldu ucaklari oyle gorunce. Bir ulkede hayatin toptan durdugunun resmiydi bu. Ucaga bindik, kemerleri bagladik, ver elini TURKIYE.....

Tarih 01 Subat 2011, sabah saat 02:00

6 yorum:

asli koksal dedi ki...

Hoşgeldin memlekete Sevgi'cim. Olan bitenler çok acıklı gerçekten. Tarih tekrar tekrar yazılıyor ve biz de şahitleriyiz. Murad'ın geride kalması çok üzücü ama bu da geçer...

Sevgiler

Unknown dedi ki...

Memlekete gelip gene Kahire'ye geri dondum Asli'cigim. Daha sonraki yazilarimda ben dondukten sonra olanlari anlatacagim:))

Ali Kahya dedi ki...

son yazınızdan bu yana merakla bekliyordum mısırdaki son gelişmelerde yaşadıklarınızı... devamını da merak ediyor olacağım.

Arzu'nun Yeri dedi ki...

şükür iyisiniz,çook sevindim..Bir sergül bir de sen, üzülüyordum iyi haberlerinizi aldım rahatladım:)

Unknown dedi ki...

Merhaba Ali Bey, tesekkur ederim ilginize, en yakin zamanda yazacagim, ozlemisim yazmayi:))

Unknown dedi ki...

Arz coook tesekkur ederim. Cok sukur iyiyiz. Sergl kim? o da mi Misir'da yasiyor? Sevgiler.