Perşembe, Haziran 21, 2007

KANATR HAYRIYE

Kanatr Hayriye, Kahire'ye yaklasik bir bucuk saat mesafede Nil'in kollarindan biri uzerinde olan kucuk bir sehir. Ben simdi size bu sehrin nasil bir yer oldugunu, ozelliklerini, iklimini falan anlatmayacagim. Bu sehrin bir baska ozelligi var; Hapishanesi. Kanatr Hayriye Hapishanesi. Bu hapishanenin de bir ozelligi icinde uyusturucu sucundan hukum giymis yabanci mahkumlarin olusu. Her milletten erkek kadin hukumlu var icerde. Benim acimdan buraya bu yaziyi yazmamin sebebi; Turk mahkumlar.

Ilk bastan 'Allah kimseyi dusurmesin hapishaneye' diyerek baslayayim. Ben buraya geldikten bir yil sonra, icerde 35 kadar Turk Mahkum oldugunu duymustum. Daha sonra onbes – yirmi kadari tahliye olup Turkiye'ye donduler. Su anda yanilmiyorsam onalti kisi kaldilar. Bu ay tahliye olmasi gereken bes kisi, Agustos ayinda da tahliye olmasi gereken bir bes kisi daha var.

Misir'da uyusturucunun cezasi 20 yil + 10 000 Misir Ginesi para cezasi seklinde hukum bulmus. Buradaki Turk mahkumlarin trajik bir oykusu var. Gerek konsolosumuzdan, gerekse benimle irtibata gecen hukumlu yakinlarindan duyduguma gore yirmi yila hukum giyen bu vatandaslarin cogu, sanirim o zaman 60 kisilermis, Hatay'in bir koyunden Lubnan'a calismaya gitmisler. Ama isler ters gidip parasiz kalinca yurda donememisler. Donus parasini denklestirmek icin saga sola basvururken de uyusturucu tacirlerinin eline dusmusler. Misir'a uyusturucu ile birlikte yola cikmislar ve yakalanmislar. Bu anlattigim tabii cok yuzeysel bir hikaye. Hepsinin kendine gore degisik taraflari olan hikayeleri vardir elbette. O zaman 18-20- 22 yasinda olan bu gencler 20 yillari doldukca ve de parayi da odedikten sonra ustune de bir suru burokratik islemlerden sonra Turkiye'ye donuyorlar ucer-beser.

Bir de kumpasa geldigine inandigim birisi var. Cok varlikli, egitimli ve gorgulu bir ailenin sigara dahi icmeyen bir ferdi. Is adami olarak geldigi Kahire'de, para meselesi yuzunden, is yaptigi Libyali ve Turk is adamlarinin iftirasina ugramis biri. Sokakta yururken torbasina atilan esrar, ve polise yapilan ihbar sonucunda 16 yila hukum giymis. Digerlerinin aksine yillardir "ben sucsuzum" diye cirpinan, kanunlari okuyan, Basbakanimiza, Disisleri bakanimiza ve, cesitli yayin kuruluslarina mektuplar yazan bir efendi zat. Tutulan avukatlar da para sizdirmaktan baska bir ise yaramamislar. Su anda 8 yildir yatiyor. Iste benim bu hapishane ve mahkumlarla olan munasebetim bu beyle basladi. Turkce Konusan Hanimlar Grubu olarak cikardigimiz aylik dergimiz Turkuaz Egypt'te bulunan adresimizden bize ulasti. Dergimizi de bir ziyareti sirasinda Konsolosumuz kendilerine goturmustu. Konsolosumuz araliklarla hapishaneyi ziyaret ediyor. Bazan Grubumuza da haber veriyor (ilk zamanlar daha coktu, son zamanlarda ise artik haber vermiyor) ve isteyen hayir severler bir seyler hazirlayip, yiyecek, gida malzemeleri, kitap, dergi vs, konsolosumuz araciligi ile gonderiyor.

Daha sonralari, buradaki mahkumlar icin gonullu calisan insanlar olduklarini duydum. Bunlar bir kilise papazi olan Munir Bey (alti ay once vefat etti), karisi ve diger bazi hristiyanlardan olusuyor. Bu kisiler mahkumlarin disari ile olan baglantilari. Her hafta duzenli ziyaretler yapiyorlar, giderken mahkumlariin istedikleri ve ihtiyac duyduklari seyleri alip goturuyorlar. Tabii bu mahkumlarin paralari ile oluyor. Mahkumlarin icerde nakit tasimalari yasak. Icerdeki kantinden alisveris etmelerine yarayacak olan para "EMANET" e birakiliyor, onlar da harcamalarini yapiyorlar. Disaridan temin etmek istedikleri ihtiyaclari icin ise paralarini bu gonullu kisilere emanet ediyorlar. Sonra bu kisiler ihtiyaclarini bu paralardan sagliyor. Yabanci mahkumlar icin bu kisilerin ne kadar onemli bir is yaptigini soylememe gerek yok sanirim. Kendi vatanlarindan ayri, ziyartecisiz, delirecek gibi olanlar varmis. Tamam, bir suc isledikleri icin oradalar ama hapishane sadece ceza vermek icin degil islah etmek icindir ayni zamanda diye dusunuyorum. Zaten yirmi yil kaldiktan sonra, gencligini kaybettikten sonra pek cogunun islah olduguna eminim. Allah bir daha dusurmesin!

Gecen Nisan ve Mayis ayinda ben de uzun zamandir irtibatta oldugum mahkumlardan ikisini ziyaret etmek icin, yukarida bahsettigim Rahib'in esi Nevin Hanim ile gorustum ve beni de goturmesini rica ettim. "Buyuk bir memnuniyetle" dedi ve bana cok tesekkur etti. Sozlestigimiz gun sabah 7:30 da evden ciktim, sehir merkezindeki randevu yerimiz olan kilisenin bahcesine gittim. Pasaportumu da yanima almami soylemisti. Ilk is pasaportun bir fotokopisini almak oldu, hapishane yetkilileri icin. Bir de baktim ki bu is icin bir minibusleri ve soforleri de var. Torba torba yiyecek ve ihtiyac malzemeleri ile birlikte yola koyulduk. Ben de evde kek, borek yaptim, markette buldugum Turkiye'den gelmis olan manti makarnasindan bir kac paket aldim pisirsinler diye. Yolculuk cok rahatti. Bir saat sonra Kanatr'a geldik. Carsida durdu minibus. Rahibin hanimi "biz biraz meyve alacagiz sen de almak ister misin? dedi. Tabii diyerek indim ben de ve bir manavdan kantalup, portakal, elma, alarak gelip oturduk minibisun icine. Bir de baktim carsidan sabah kahvaltisi icin sandoviler alinmis, Onlari da yiyerek bir onbes dakika daha gittik. En sonunda minibus hapishanenin onunde durdu. Iceriye telefon ve fotograf makinasi sokmak yasak oldugu icin ne yazik ki resimsiz oluyor bu yazim Artik anlattiklarimdan hayal gucunuzu calistirarak kendi fotograf karelerinizi yaratabilirsiniz. Ben de telefonumu sofore emanet ederek ellerimize aldigimiz malzemelerle birlikte kapiya dogru yuruduk. Gri renkli kale duvarini andiran girisin ustundeki kulede bir asker elinde silahi ile gozculuk yapiyordu. Kucuk demir kapidan iceri tek tek alindik. Girisin hemen yanindaki odada, kadin gardiyanlar ustumuzu ve cantalarimizi aradi. Bu arada Nevin (rahibin esi) hazirladigi kucuk bahsisleri dagitmaya baslamisti bile. Benim de kendilerinden oldugumu soyledigi icin fazla didiklemediler beni. Aramadan sonra aldigimiz butun malzemeler x-ray dan ve ayrica elle kontrolden gecti. Sonra tekrar adam basi ziyaret parasi odendi (bunu da Nevin halletti). Yuz metre kadar yuruyerek ziyaretcilerin bekleme salonuna gittik. Orada TAF-TAF denilen, bir traktorun cektigi, tren gibi bir seyi beklerken ayni zamanda getirilen malzemeler kisilere gore yeniden ayarlandi, torbalandi. Birer bardak da cayimizi ictikten sonra TAF-TAF geldi, haydi tekrar yuklendik torbalari bindik TAF-TAF a. Mesafeyi tam olarak bilemiyorum ama sanirim 500 metre kadar gittik. Bir demir kapinin onunde durduk. Elimizdekilerle kapi icindeki kapidan gecerek hapishane avlusuna girmis olduk. Burada ozellikle ben ilk defa gittigimde kimliklerim tam olarak incelendi. Sonra tekrar bayan gardiyanlarca arandik, bahsisler verildi!. Bana bulasmamalari saglandi!. Malzemelerimizle gectik, bahcedeki ziyaret icin ayrilmis etrafi hasir telle cevrelenmis, ustu beton olan bolmeye. Daha onceden kimleri ziyaret etmek istedigimizi bildirmistik. Bu dogrultuda mahkumlar koguslarindan kontrollerden gecerek cikarildilar ve yanimiza gelmek icin kapidan girerken bileklerine de ziyerete ciktiklarina dair ucgen seklinde bir damga vuruldu. Ben Hatay'li mahkumlardan biri ile, Istanbul'lu olan o effendi zati cagirdim gorusmeye. Hatayli olan gidecegimi biliyordu, o yuzden yanimiza geldiginde elleri kollari dolu gelmisti. Hani biz disaridan iceriye hediyeler goturuyoruz ya o da ev sahibi olmus, cayindan kahvesine, kizim icin cikolatasina kadar hazirlamis, bir de ustune aksam oturup yaptigi icli kofteleri getirmis. Konsolosluk haricinde, yillar sonra giden tek Turk ziyaretci oldugum icin bunun onlar icin onemini, verdigi heyecani sanirim anlarsiniz. Efendi zat icin surpriz olmustu ziyaretim. Istanbul'a gittigimde ailesi ile tanismis ve gonderdikleri esyalari ve parayi kendisine gonullu kisiler araciligi ile iletmistim daha once ama beni gormeyi ummuyordu. Neyse pek hos olmayan bir durumda olan tanismalarimiz, kahve ve cayla, ve de icli kofte ile tatlandiktan sonra, sohbet, sohbet derken vakit doldu. Gardiyanlar mahkumlari uyardilar"artik tamam, yeter" diye. Herkes gitti. Bir benim ziyaret ettiklerim, ille de Hatay'li olan gitmek istemediler. Neyse bir kac uyaridan sonra ciktilar. Iceri girerken de bu sefer bizim goturduklerimizi kontrolen gecirterek koguslarina geri donduler.

Ziyaret sebeplerimden biri de mahkumlarin yaptiklari boncuk isleri. Bazilari boncuklardan cok guzel gece cantalari, kolyeler, kalemler, cuzdanlar, anahtarliklar yapiyorlar. Bunlarin satisindan elde ettikleri gelir ile de hem masraflarini karsiliyorlar, hem de cikislari icin gerekli olan 10 bin Gine'yi biriktiriyorlar. Konsolos araciligi ile bana da iki yil once cantalar dolusu boncuk isi gonderdiler. Birinin satislarini tamamlayip hesabi kapattik. Digeri,- ziyaretine gittigim Hatay'li- cikis parasi topluyor, hala satiyoruz onun esyalarini. Iki senedir bizim Gruptaki bayanlar sagolsunlar hepsi destek oldular, bu esyalari satin alarak. Yuzduk yuzduk kuyruguna geldik. Gecende de Istanbul'dan gelen arkadasim Alev bir miktar alip Istanbul'a goturmustu satmak icin. Guzel satis yapmis. Is arkadaslarindan biri ve halasi da hatiri sayilir bir bagislar yapmislar dolar bazinda. Bu hafta artik bu isi bitirecegiz. Ay sonuna dogru goturup parayi hapishanenin emanetine yatirmam lazim. Insaallah Hatay'li Agustos ayinda tahliye olacak. Bu iste bana yardimci olan, destek olan herkesten Allah razi olsun!

Aaaa soylemeden edemeyecegim, bu satis isindeki en buyuk yardimcilarim kim biliyor musunuz? Kizim Serra, arkadasi Berru, son zamanlarda aralarina katilan Ezgi ve gecen hafta satisa katilan Ozum. Hemen hepsi de dokuz yasinda ve yaptiklari isin bir hayir isi oldugunu bilerek basladilar satmaya. Serra ve Berru Ilk satislarini kapi kapi dolasarak yaptilar. Sagolsun insanlar da hayir isi diye bos cevirmemisler. Alis veris yapinca bizim ufakliklarin cok hosuna gitti. "Ne kadar zevkli" diyerek her daim satis yapma azmi ile doldular. Okula goturup arkadaslarina sattilar. Ozellikle Berru isin sirrini cozmus, insanlara ne zaman ne soyleyecegini kesfetmis ve parklarda, spor klubunde cok guzel satis yapiyor. Hatta Babasini ziyaret icin gitigi Katar'da bile satis yapip oradan para getirdi. Arada bir bana telefon acip soruyor "Sevgi Teyze, daha ne kadar para lazim?" diye. Bugun gene aradi, kendi de boncuklardan yuzuk, bilezik yapip satiyormus para cabuk toplansin diye. Temmuz ayinin basinda Kahire'den temelli ayrilip Katar'a gideceginden ici icini kemiriyor "Ben gitmeden bu adami cikarmam lazim" diyor. Tatli cocuk!. Bazan cocuklar bana para getirip benden yeni malzemeler almak icin cantalarin icine gomulduklerinde guluyorum halime, cocuk isci calistiranlar gibiyim diye. Ama paranin onemli bir kismini da bu ufakliklar topladi vallahi. Neyse bununla da hem hayir yapmanin zevkini almayi ogrendiler hem de gelecekte iyi birer is kadini olmaya aday olduklarini ispatladilar. Allah yollarini acik etsin.

Daha yazacak o kadar detay var ki konuyla ilgili onlari da yazarsam kitap olur. Belki baska sefere gene yazarim.

8 yorum:

Berceste dedi ki...

Ne diyecegimi bilemedim Sevgi! Suclu olanlarin, yaptigi is cok kotu! Uyusturucu bu... Nice guzelim canlari olume goturen, berbat bir illet... Iftiraya ugramak, durduk yerde damga yemek ondan da kotu! Cok aci... Allah yardimcilari olsun.

Senin minik canavarlara da kocaman bir aferin! Bak oraya denetime gelip cocuk isci arayip duruyordum eskiden :P Simdi bizim oradaki elemana soyleyeyim, seni rapor etsin firmalara :D Buyuk firmalara satmadiginiz surece sorun yok :)

Diger yandan da Hint isleri falan buralarda cok satiliyor. Eskiden de Imrali'nin Misir carsisinda satis magazasi vardi, bilir misin? Iyi hal nedeniyle Imrali'ya gonderilen mahkumlar, orada bir nevi ciftlikte yetistirilen hayvanlarin urunlerini, yapilan hasadin urunlerini satarlardi... Hatta satisi yapanlar da eski mahkumlardi saniyorum. Incir receline bayilirdim...(simdi olsa da yesek!) Amma velakin malum sahis oraya konulunca, o ciftlik hayati bozuldu... Dukkan kapandi! Bu sizin oradaki hapishanede el isleri yapanlar icin de, o sizi goturen hanim ve ekibi bir dukkan acamaz mi acaba? Turistlerin bol oldugu mekanda pazar tezgahi bile olsa faydasi olur...

El islerinin fotograflarini ekleseydin bari diyecegim ben bir de...

Unknown dedi ki...

Fotograflar da geliyor Berceste. Yaziyi hazirladigimda makinayi kizim okula goturmustu. Sonra da cekmeyi bekleyemeden yayinladim yaziyi. Ama resimler de geliyor. Yakinda.

Adsız dedi ki...

hapiste yatmak zor birde baska ulkenin hapisanesinde yatmak daha zordur eminim cunku seninde anlatigin gibi yazik gelip goren yakinlari olmuyor.

Bizim turk misafirperverligini yazik o hatayli hapisanede bile gostermis sana =)

sizleride tebrik ederim sevgi,gitiginiz ulkede bile hala turkiye ile birseyler yapip turkiye vatandasi olan kisilere her kosulda yardim etmeye devam ediyor, sirtinizi donmuyorsunuz, malasef bu her ulkede yada kendi ulkemizde boyle olmuyor, bi yardinlasma dayanisma pek yasanmiyor, insanlar birbirlerinden kopup yada birseylere yardimi sirf 'gosteris' icin yapiyorlar, yoksa sizler gibi gonulden degil.

P.S:o kadar uyarima ragmen demek kocaman resmini koydun demek, gordunmu bak resmin buyutulup yas analizi bile yapildi =P 40 kusurken 50 kusur oldun. hehehehehe

p.s-2:sayfami ozel hayatimdaki yogunluktan dolayi kapadim ama bu degilki bi gun geri yazmaya baslarim ve severek okudugum sayfalari hala okumuyorum =) o yuzden tabiki senin ve baska bir kac arkadasin sayfasini hala vakit buldukca takip ediyorum.

Adsız dedi ki...

Sevgi abla,ben cahil görüp kendimi,eşim mısırda iş almak için girişimlerde bulunmazmı tesadüfün böylesi:)yeni evliyim,eşim müteahhit. Mısırlı firmalar ile tanışmak üzere söz konusu İş Konseyi Ortak Toplantısı'na katılmıştı,isteyen üyelerin mısıra açılma şansı doğmuş.
Ayrıca yanlış ifade etmiş olmayayım ama geçtiğimiz dönem Mısır ile ABD arasında gerçekleştirilen anlaşma çerçevesinde Mısır'da kurulan Nitelikli Sanayi Bölgeleri (QIZ) bölgelerde üretim yapan firmalara Amerika'ya vergisiz ihracat ve benzeri imkanlar sunmuş. 2000 yılında 516.4 milyon dolar olan Türkiye-Mısır ticaret hacmi %40 oranında artış sağlayarak 2004 yılında 725.9 milyon dolara ulaşmış.
Siz ne dersiniz böyle bir yatırım için,3-4 yıllığına mısıra gelme şansımız bile olabilirmiş,ben annemden,yurdumdan ayrılmaya hiç sıcak bakmıyorum ama sizi,yaşantınızı gördükçede kararımızı ne yönde yapsak diye düşünüyoruz.
Kısacası sevgi abla,tavsiyelerinize ihtiyacım var,şimdiden teşekkürler.
Ekin.

Adsız dedi ki...

Sevgi, Hataylı çıkınca haber ver , ben de iş yerindekilere söyleyeyim. Millet mutlu olsun :)
Alev

Unknown dedi ki...

Merhaba Cem, resmimi koymamin bir sakincasi olmayacagini dusundum, oncelikle Allah'a sigindim. Yas meselesine gelince ben aslinda 60 yasindayim. hehehehe, gostermiyorum degil mi en fazla 53 gosteriyorum bak. Amaan bunlar isin sakasi. Sorun yok yani. Sana yogun yasaminda kolayliklar dilerim.

Unknown dedi ki...

Merhaba Ekin, Misir'da Turkler icin ayrilmis bir serbest bolge var. Turkler burada 160 tane fabrika acacaklarmis. Su anda da Turkiye'den buraya gelen hayli insan var yatirim icin. Iki ulke arasindaki ticari iliskiler beni de cok sevindiriyor. Bu iliskiler sosyal ve kulturel alanlarda da iyilesecek demektir diye dusunuyorum.

Sizin buraya gelme durumu icin ben bir sey diyemem. Buna en iyi siz kendiniz karar vereceksiniz. Gercekten yeni bir duzen kurmak, sevdiklerinden hele de vatanindan ayrilmak cok zor bir durum, ama eger olacagi varsa zaten olacak. O yuzden "her seyin hayirlisi olsun" deyip isi akisina birakmali bence. Cunki eger gelmemek icin direnip en sonunda da gelmek zorunda kalirsan burada mutsuz olursun. Buraya gelirseniz yalniz kalmayacagin kesin. Grubumuz sayesinde geldigin hafta hemen bir suru Turk bayanla tanisabilirsin. Buradaki yasanti meselesine gelince, herkesin yasam tarzi ve standartlari farkli. Herkesin ayni iyilik ve guzellikte yasami olmayabilir. Onun icin bunu da ornek almamani oneririm. Sizin kendi sartlariniz ne ise ona gore yap degerlendirmeni. Belli olmaz burada cok mutlu da olanilirsin. Hem genc yasinda yeni bir kultur taniman, degisik insanlar taniman, sana cok buyuk deneyimler kazandirabilir. Gecici bir sure geldikten sonra boyle bir firsati kacirma derim ben. Hele cocuk da yoksa senin icin daha kolay olabilir her sey. Ama tabii bunu istemen ve yeniliklere hazir olman gerek. Benim diyeceklerim bunlar. Hakkinizda hayirlisi olsun...

Unknown dedi ki...

Tabii ki soylerim Alev'cigim. Sana ozelinden yazacagim bu konuda zaten. Optum.