Cumartesi, Haziran 02, 2007

AIN EL SOKHNA (AYN SOHNA)


Ayn Sohna Kizildeniz kiyisinda, Kahire'ye araba ile bir saat mesafede yazlik bir yerlesim birimi. Suveys Limani ile arasinda da 15 dk. var. O yuzden kanala girmek icin bekleyen gemileri bolca gorursunuz. Kiyilarda sanayi ve devamli yasanan koyler olmadigindan deniz cok temiz. Koyler olmadigindan diyorum, hani bizim kiyi seritlerimiz koylerle doludur, tatile gittigimizde cevreyi de dolasir, yore halkinin yasadigi yerleri de goruruz ya, burada oyle degil. Kiyilar bakir. Yasam Nil'in kiyilarinda kuruldugundan, cogu tatil yeri gibi Ayn Sohna'da da bir kac otelin yani sira yazlik siteler var. Sayilari da artmakta. Sanirim geleneksel koy anlayisi burada yerini modern yazlik koylere birakacak. Her ne kadar yazlik desek de hava sicakligi yuzunden Misirli'lar Temmuz-Agustos aylarinda Akdeniz sahillerini tercih ediyorlar cogunlukla. Ama havada nem olmadigindan aslinda bence Kizildeniz kiyilari Akdeniz kiyilarindan cok daha guzel. Benim gibi dusunen az sayida insan da sahilde insan kalabaligi olmadan kumun ve denizin tadini cikartiyor.

Ayn Sohna'nin Kahire'ye olan yakinligi da bence ayri bir cekicilik. Deniz suyu sicakligi da sicak su sevenler icin (yani ben) ideal.

Bizi misafir eden ailenin yazlik evindeyiz bugun. Oglen 1:30 gibi geldik aksama donecegiz. Iki aile daha geldi cocuklariyla. Cocuklar havuza sonra denize girdiler. Bahcede mangal yakip yemekleri yedikten sonra cikacagiz yola.

Misafir oldugumuz aile de bizim gibi melez. Misirli Ayman Bey, Alman esi Gabriel ve 14 yasindaki guzel kizlari Viktorya. Cok hos insanlar. Gabriel bunca yildan sonra ancak araba kullanmaya basladigini soyledi Kahire'de. Ben de "benim icin bu kadar zor olmadi, Istanbul'un benim gencligimdeki trafigine benziyor buradaki trafik, o yuzden alismam kolay oldu" dedim gulerek. Halbuki Gabriel bildigi butun kurallari unutarak Kahire trafigine uyum saglayabildigini soyledi. Viktorya ile sohbet ederken, iki yil annesinin isi yuzunden Paris'te yasamisti, buraya tekrar alisip alismadigini sordum. "Evet" dedi. "Burasi Paris'ten daha iyi" "Insanlar, arkadaslarim, daha cok seviyorum" dedi. Dogrusu hani yari Avrupa'li oldugu icin ben aksi bir cevap bekliyordum.

Viktorya ve Serra aralarindaki bes yas farka ragmen iyi anlasiyorlar. Biri yari Alman, biri yari Turk iki Misirli! Soyle bir dusundum onlari seyrederken. Ikisi de farkli kulturlerden gelen bir yarilarini Misir ortak kimliginde birlestiren cocuklar. Aslinda boyle cocuklarin sayisi hic de az degil. Turkiye'mizde de bir suru melez cocuk var. Ben bu cocuklarin ilerde buyuduklari zaman ait olduklari ulkeler arasinda baris elcileri olmalarini diliyorum. Her milletin birbirinden ogrenecegi seyler var. Sanirim bu cocuklarla bu daha da kolay olacak. Hani onceden de vardi boyle melez cocuklar ama ulkeler ve insanlar arasindaki ulasim kolayligi ve diyalog arttikca bunun gittikce cogaldigini dusunuyorum. Insanlik icin hayirlisi olsun diyelim.

Bu dusuncelerden sonra yedigimiz yemegin uzerine caylarimizi icip sohbetlerimizi yaparken soyle bir dusundum, evde su anda kac cocuk var diye, evet toplam 10 cocuk var cesitli yaslarda. Niye merak ettim aniden biliyor musunuz: Cunki o kalabalikta biz etrafimizda cocuklarla cok rahat sohbet ettik, yemek yedik. Hic kafamiz utelenmedi!. Burada cocuklar, evde canavar olsalar da disari cikildiginda ailelerinin ve baskalarinin yaninda aglayip, sizlayip, simariklik yapmiyorlar. Bir de kucuk yastan itibaren cocuklar selamlasmayi, hosgeldiniz demeyi ogreniyorlar burada. Ben bu yuzden maalesef biraz bizimkilerden sikayetciyim. Bizimkiler nedense utaniyorlar boyle guzel seyleri yapmaya benim kizim dahil! Yaramazlik olunca utanma yok ama! Neyse aklima gelenleri yaziverdim iste. Kisa gunun hikayesi....


Babalar ve kizlari

Hiç yorum yok: